Ne zaman ormanlık alana ağaç dikilse, aklıma aynı şey geliyor: Ben ağaç dikmek istemiyorum, ben ağaçların varlığını sürdürmesini sağlamak (daha doğrusu engel olmamak) istiyorum.
Çöp toplama etkinlikleri için de aynı şeyi düşünüyorum. Bir önceki paylaşımımda "Biz de çöpleri çöp kutusuna atıyoruz." diyen çok kişi oldu, iyi güzel de 90lı yıllarda değiliz. Çöpü çöpe atmak yeterli, diyemiyorum. Mühim olan çöpün üretilmesine neden olmamak. "Pet şişeyi geri dönüşüm kutusuna atalım" "Pet şişeyi kalemlik yapalım." değil de; "Pet şişe yerine matara kullanalım, bardak kullanalım." hatta "Tarihi çeşmeler içme suyu aksın." hatta "Kente gelen suyun kaçakları giderilsin." hatta "Çok su isteyen tarım ürünlerinin kurak bölgelerde ne işi var?" dememizin nedeni bu.
Sorunu kökünden çözmek.
Bazen müdahale etmek yanlış bile oluyor.
Orman yangınları sonrasına ait iki fotoğraf paylaştım. İlk fotoğraftaki filizlenmeyi gördüğümüzde ne kadar heyecanlandıysak, umutlandıysak; ikinci fotoğraftakini gördüğümüzde o kadar üzüldük. İkinci fotoğraftaki yıkım neden oldu, biliyor musunuz? Böcek salgını için yıkım oldu, sonra toprak düzleştirici, ağaçlar kesildi, yeniden ağaç dikildi. 😔 Orman sadece ağaçlardan oluşmuyor.
Tüm fotoğraflar Gökçe Coşkun'a ait, herkes adına teşekkür ederim.
Yarın bir gün beni çöp toplarken görürseniz "Delirtmişler Utku'yu", ormanlık alana ağaç dikerken görürseniz "Ekipte uzman görmüş" diyebilirsiniz.
Sevgiler,
Utku
Opmerkingen