Geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler, 2021 Gıda İsrafı Endeksi Raporu yayınladı. Türkiye'de her yıl 7.7 milyon ton gıdayı, kişi başına 93 kg gıdayı çöpe atıyormuşuz.
Tüm dünyada her yıl toplam 931 milyon ton gıdayı israf ediyormuşuz. Bu da 40 tonluk 23 milyon adet kamyon dolusu gıdaya denk geliyormuş.
Gıda atıkları bir ülke olsaydı, en çok sera gazı salımına neden olan 3. ülke olurdu. Sera gazı salımının yaklaşık %10’u gıda israfından kaynaklanıyor.
Gıda israfı iklim krizi, biyoçeşitlilik kaybı, çevre kirliliği gibi dünyanın çevresel etkilerinin yanı sıra açlık sorunu gibi sosyal etkiye de neden oluyor. Rapora göre 2019'da 690 milyon insan açlıktan etkilenmiş.
Tüm gıda israfının %61'i evlerde yapılıyormuş. Bu veriye epey şaşırdım; israfın önemli bir kısmın üretim ve depo alanında olmasını beklerdim. Evlerdeki yapılan bu israf biz tüketicilerin sadece alışveriş tercihleriyle gıda israfını önleyeceğini değil; aynı zamanda saklama yöntemleri ve tüketim tercihleriyle de önlemesini sağladığını gösterir.
"Peki biz neler yapabiliriz?" diye düşünüyorsanız:
Gıda israfının en önemli nedeni olan planlı ve bilinci üretim devletlerin tarım ve gıda üretim politikalarıyla doğrudan ilişkili. Bu konuda aktif bir yurttaş olarak, talep etmek hem yurttaşlık görevimiz hem vicdanen sorumluluğumuz.
Talep etmek dışında gıda israfının %61’nin oluştuğu ve neden olduğu evlerimizde de yapabileceklerimiz var.
-Öncelikle planlı ve bilinçli alışveriş. Bir alışveriş günü ve alışveriş listesi oluşturarak ihtiyacımız kadar gıda alabiliriz.
-Saklama koşullarına dikkat ederek, evimize giren gıda daha uzun süre sağlıklı ve güvenli bir şekilde saklayabiliriz.
-Dolaplarımızı temiz ve düzenli tutarak gıdamızın arkalarda kalarak çöpe gitmesine engel olabiliriz.
-En yakınımızdaki üreticilerden ürün alarak, gıdanın taşıma esnasında israf olamasını engelleyebiliriz.
-Kabuklar ve sapları soframıza dahil edebiliriz.
Daha fazlası için Instagram'da @kentteekolojikhayat hesabımdaki önerilere bakabilirsiniz.
Sevgiler,
Utku