Geri dönüşüm güzellemesi
Herkes geri dönüşüm güzellemesi yapıyor. İnsanlar, markalar, devletler.
İnsanlar yani tüketiciler, çöpünden kurtulsun da, ne olursa olsun diye düşünüyor.
Markalar sorumluluğu tüketiciye yıkıyor. "Geri dönüşümden, çöpünden, çöplüğünden sen sorumlusun" diyor.
Peki devletler ne yapıyor? Çevre politikalarını düzenlemek, tek kullanımlıkları yasaklamak yerine, geri dönüşüm güzellemesi yapıyor. Bunu da reklam aracı olarak gösteriyor. Peki geri dönüşüm yapıyor mu? Tüm plastiğin %9'unun geri dönüşmesinden cevabımızı alabiliriz.
Avrupa'da geri dönüşüm
Avrupa'da geri dönüşüm çok iyi haberlerini, Facebook paylaşımlarını görürsünüz. Hatta Avrupa'ya gittiyseniz, döndüğünüzde siz de dost meclisinde Avrupalılar bu işi çözmüş diye anlatmışsınızdır; ama çözmedi.
Geri dönüşüm pahalı bir sistem. Çıktısı da zayıf. Yani geri dönüştürülen ürün niteliksiz. Şu zamana kadar üretilen tüm plastiğin sadece %9’u geri dönüşebildi. Geri dönüştüğünde de nitelikli bir maddeye dönüşmüyor. Her defasında daha alt kalite bir ürüne dönüşüyor, en fazla iki kez dönüşüyor, onlarca plastik cinsinden 3-4 tanesi dönüşüyor.
Peki, Avrupa plastik atığı ne yapıyor?
İmha ediyor, yakıyor. Yani yakıyordu. Avrupa'da çöpü yakmak için filtreleme sistemleri kullanılıyor, bu sistemler de pahalı. Ucuz olan ne? Geri kalmış ülkelere çöp ithalatı/ihracatı. Yani çöpü göndermek, üzerine para vermek. Çöpü göndermek ve üzerine para vermek, çok daha ucuz.
2018’e kadar Dünyanın çöplüğü Çin’di. 2018’de çıkardığı yasayla Dünyanın çöplüğü olmaya hayır dedi. Nitelikli atık dışındakileri almamaya başladı. Avrupa rotasını Türkiye, Malezya, Tayland, Vietnam, Güney Polonya’ya çevirdi. 2019’dan itibaren Malezya da hepsini almamaya başlayınca, Avrupa'dan en çok çöp alan ülke Türkiye oldu.
Örneğin İngiltere bize gönderdiği çöpü geri dönüştürülmüş olarak gösteriyor. Yani toplamdaki geri dönüşüm oranı söylenenin altında. 2004’ten bu yana Türkiye’nin Avrupa’dan aldığı çöp 173 kat arttı.
“İyi de Utku, plastik geri dönüşüyor; ne güzel işte, ham madde almış oluyoruz derseniz.” geri dönüşmüyor. Gelenler atık değil çöp. Yani gıda atığının bulaştığı çeşitli plastikler, camlar, tıbbi atıklar, tehlikeli atıklar. Nereden geldiği, nereye gittiği belli olmayan denetimsiz çöpler.
Doçent Dr Sedat Gündoğdu bu duruma "çöp emperyalizmi" diyor. Bu bir çevre suçu.
Plastik atık ithalatı denilen çöp emperyalizmine bir dur demeyi, çevre politikalarının çevre için düzenlenmesini istiyoruz.
Biz ne yapabiliriz?
Talep edebiliriz. Plastikleri hayatımızda çıkarabiliriz. Plastiksiz ürün tercih edebiliriz. Sevdiğimiz markalarda plastiksiz kargo ve depozitolu ürünler, belediyeden ambalajsız dükkan, kompost sistemleri, sevdiğimiz mekanlardan pipetsiz, ıslak mendilsiz menü.
İmza verebiliriz. Sevdiklerimizle paylaşıp onların da imza vermesini talep edebiliriz. Greenpeace'nin "Türkiye Çöplük Olmasın!" kampanyasına ulaşabilirsiniz.
İmzadan ne olacak diyorsanız, Zehirsiz Sofralar'ı hatırlatmak isterim. Bizim imzalarımızla Haziran’da Tarım Bakanlığı tarafından 16 tarım zehiri yasaklandı. Ağustos’ta da 9 tarım zehiri yasaklandı, 7’si kısıtlandı. Zehirsiz Sofralar imza kampanyasına ulaşabilirsiniz.
Kemalpaşalı, Adanalı, Mersinli, Kayserili çocukları zehirlenmesine izin vermeyelim. Kemalpaşa kirazını yemeye devam edelim.
"Türkiye Çöplük Olmasın!" videosunu izlemek için buraya:
Sevgiler,
Utku
Comments