Her şey tohumun toprağa düşmesiyle başlar. Tohumları bazen arılar taşır, bazen tüylü, yünlü hayvanlar tüylerinde taşır, ateş, rüzgar taşır; hatta hayvanlar midesinde taşır. Bazen de insanlar eker; kurda, kuşa, aşa.
Koruyucu dış katman zorlu şartlarda bile çatlar, açılır ve yepyeni bir hayat verir.
Tohum sadece tohum değil; tohum kültür, tohum dün, tohum bugün, tohum gelecektir. Kadim geleneklerde doğumlarda ve ölümlerde tohum saçılması hayatla tohumun ilişkisini gösterir.
Vandana Shiva, Özgürlük Tohumları filminde diyor ki: “Tüm geleneksel kültürlerin temelinde yeryüzünde olmamızın en önemli nedeninin kendi çeşitliliği içinde hayatı sürdürmekteki rolümüzün kabul edilmesi yatar. Tohum, hayatı barındırdığı için hayat kültürünün yeniden üretilmesinde merkezi bir yere sahip olmuştur.”
Bizim kültürümüzde genç kadınlar çeyiz sandıklarında tohum saklar. Tohum, genç kadının güvencesidir. Hepimizin güvencesi olduğu gibi.
Her savaşın sonunda yok edilen, kaçırılan tohumlar ve ülkelerin kötü senaryoları için oluşturdukları tohum bankaları tesadüf olamaz.
“Her bir tohum tanesinin içinde her şeyi geri getirecek bir potansiyel var.” (Anlatılmayan Hikaye: Tohum filminden) Belki de iklim değişikliği ile mücadelede yapmamız gereken tohumlarımıza ve toprağımıza sahip çıkmaktır. Kurtarıcımız, biziz.
Sevgiler,
Utku
@ekolojikdonusum Tohum Dosyasından alınmıştır.