Ekolojik bir ham maddenin peşinde koşarken, çok sık duyduğum cümlelerden biri de "Kullanmaya kıyamıyorum" oluyor. O kadar hak veriyorum ki. Bazen ben de duvara asıp günlerce izlemek istiyorum.
Seri üretimin, hızlı tüketimin esiri olmayan, olmamaya çalışan, en azından bu esaretten uzak duran bizler ekolojik ürünlerin kıymetini bildiğimizi düşünüyoruz.
Acaba biliyor muyuz? Bildiğimizi mi düşünüyoruz?
Ayakkabı ve çantada, deri dışında ham madde pek kullanmıyorum. Her deri ürün, ayrı özen istiyor. Pamuklu nemli bezle temizlenmek, temiz kalmak, havalanmak ve belirli aralıklarla iyi bir yağla yağlanmak. Bu bakımı yapmadığımda kuruyup pul pul dökülüyor. Kendi kendine çöp olan ayakkabımın, çantamın arkasından, hem çöp olduğu için, hem de el yapımı olduğu ve üreticisini tanıdığım için çok üzülüyorum. Bu nedenle bu bakımı yapmak benim için önemli. Yün için de aynı şey geçerli. Yün yorgan, kazak ya da halı.
Ahşap, pamuklu ürünler de keza öyle. Temizlenmek, havalanmak, temiz kalmak veya yağlanmak istiyor.
Derinin pul pul olmasının da, yünün güvelenmesinin de nedeni aslında kullanılmamak. Kenara konmak. Tıpkı bizim gibi.
Kullan At Kültürüne Karşı Tepki
Biliyorsunuz, son yıllarda hasır sepetler epey revaçta. Sentetik sepetler yerine hasır sepetlerin kullanılması elbette beni mutlu ediyor. Ancak bunun bir trend olması, bir süre sonra renkli, sentetik bir sepetin o sepetin yerine geçme ihtimali beni tedirgin ediyor. Kullanıp atma kültürü (ya da kültürsüzlüğü) bizim gibi seri üretim ve hızlı tüketimden uzak duranları o kadar çok tedirgin ediyor ki, biz de bu düşünceyle bize ulaşan o ürünleri saklamak ya da süs gibi sergilemek istiyoruz.
Kıymetli Ürünlerimi Kullanıyorum
Bana ulaşan kıymetli ürünleri süs olarak kullanmıyorum. Yok, aslında süs olarak da kullanıyorum. Öte berimi toplamak için kullandığım hasır sepet yoksa neden salonda dursun ki? Elde yapılmış çömlek fincanımı kendime saklamıyorum. Boynuz keratamı koridorda, kuru otlarımı duvarda tutuyorum.
Ancak asıl amaçları süs olmak değil.
Güzel ham maddelerde, el yapımı kıymetli ürünlerinizi kullanın. Özel günleri beklemeyin. İyi bir ürün zaten evladiyeliktir. Bırakın sizinle yaşasın. Deri, ahşap, boynuz, pamuk ve dahası. İnsanlar isminden bahsedildikçe, eşyalar kullandıkça yaşar, aksi takdirde ölürler.
Sevgiler,
Utku